bir şair vardı, öğretmen

29 Temmuz 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
29/07/2014 08:24

         Bir ses, bir nefes!

A+
A-
Bayramdır, âdettir…
Yakındakiler ziyaret edilir, uzaktakilere telefon açılır.
Ben de öyle yaptım, yaşça büyük dostlarımı aradım.
İlk aradığım çökmüş, yetmiş beş yaşında, sosyalist…
Sesi kısılmış, zar zor duyuluyor.
Belli ki yaşadığı hastalıklar belini bükmüş.
Üzüldüm, nereden nereye…
Ne kadar da keskindi, kavgasına inanmış sesi gür çıkan devrimciydi…
Gerçek anlamda dava insanıydı…
Ya şimdi, sanki vedalaşıyordu!

Bir umut, seksen yedi yaşındaki dostuma yöneldim…
Meyhane arkadaşım, sapına kadar Atatürkçü…
İki oğlunu toprağa vermiş, yıkılmamış, dimdik ayakta.
Telefonu kızı açtı, durum anlaşıldı…
Yaşlılığa bağlı olarak ağırlaşıp yatağa çakılmış…
Ne kadar hazin!
Hüzünlü havayı dağıtmak için “rakı içebiliyor mu?” diye sordum…
Kızı “bir tek ona itiraz etmiyor” dedi.
Bir an sevindim, demek ki yaşama sevinci sürüyordu!

Sıra geldi üçüncüye…
Üst üste iki kez aradım, cevap çıkmadı…
Moralim bozuldu, yüreğimi korku kapladı…
O da mı?
Kısa bir süre sonra telefonum çaldı, baktım, arayan O’ydu…
Antalya’ya yerleşmiş Eskişehirli bir derviş…
Ruhu hoşgörüyle bezenmiş eşsiz dost.
Beş yıl içinde ne çok buluşmuştuk…
Ne çok şey öğrenmiştim ondan…
Bilhassa insan ilişkileri, sadelik, sıradan yaşam…
Bir o kadar zengin, alabildiğine kalabalık çevre…
Hepsinden önemlisi saygınlık…
İnsana yakışan en değerli hale…
Adı soyadı: Gürol Belen…
Yetmiş ikilik delikanlı…
Böbrekleri teklemiş ama önemsemiyor…
Gülümsüyor, sessizce onurluca hayata tutunuyor…
Ve (usta sayılmasa da) hâlâ tavla oynuyor!
İyi geliyor sesi, hoşbeş derken esenlik dilekleriyle ayrılış.

Evet, iyi ki bayramlar var…
Zaten evrensel üç sevinci yaşıyoruz…
Birincisi: 1 Mayıs…
İkinci ve üçüncüsü: Dini bayramlar…
Hayat kısa…
Bir dokunuş, bir temas, bir ses, bir sıcak nefes…
Ne mutluluk…
Bu duyguları ne kadar çok yaşarsak o kadar insanız!

Hiç yorum yok: