bir şair vardı, öğretmen

13 Temmuz 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
13/07/2014 09:49

           Kurtuluş yakında

A+
A-

Komünizmin temel prensibi:
“Herkes yeteneğine göre, herkes ihtiyacına göredir.”
Marx amcam söylemiş, milyonlarca insan da bu ideale inanmış.
Yani her birey yeteneğine göre üretecek ve her birey de yeteneğine
bakılmaksızın bu üretimden faydalanacak.
“Olur mu?” demeyin…
Oldu, örneğin dağılan Sovyetler Birliği bir tarihler böyle yaşıyordu.
Güle oynaya herkes üretiyor ve güle oynaya herkes ihtiyacı kadar harcıyordu!
Hakikaten böyle miydi?
İnsanın inanası gelmiyor, hayâl gibi bir şey…
Belki cennette, keşke gidip gelen olsaydı…
Canlı canlı naklen yayın…
Ne güzel olurdu, işte o zaman dinsel vaatlerin itibarı yüz kat artardı!

Fakat Sovyetlerde ayrıcalıklı bir sınıf vardı…
Sayıları dört buçuk milyona varan parti üyeleri.
Vahiy yoluyla olamayacağına göre, her ne hikmetse toplumu onlar yönetiyordu!
Üstün insanlar topluluğu, seçilmişler ordusu.
Daima bir adım önde, yakasında “orak-çekiç”, hissedilmekten öte fark ediliyordu.
Hangi kutsal yetkiye dayanıyor bilinmez ama üretim artığına (artı değer) hep onlar
el koyuyor ve böylece zaman tıngır mıngır ilerliyordu…
Ta ki Gorbaçov tarih sahnesine çıkana kadar.
Ne olduysa ondan sonra oldu…
Büyük usta açıklık (glasnost), yeniden yapılanma (perestroyka) dedi…
Yetmiş yıllık tezgâh yıkıldı ve sonrası malûm…
Yarım milyar insanı besleyen sistem başa dönüp kapitalizmin kucağına oturdu!

Evet, tuhaftır dünya hâlleri…
Bizde de öyle değil mi?
Çok değil, daha on iki yıl önce neler neler vaat etmişti AKP?
Başta demokrasi, özgürlük, eşitlik vs.
N’oldu?
N’locak, artı değerin üçte biri halka, üçte ikisi partililere dağıtıldı.
Partizanca, din ve milliyet türünden kavramlar dibine kadar sömürülerek.
Aynen Sovyetler örneğinde olduğu gibi…
Orda sosyalizm bayraklaştırıldı, burda siyasal İslâm…
İkisi de aynı kapıya çıktı…
Komünizme inanan mutlu, camiye giden mutlu…
İlkinde güllük gülistanlık vatan…
İkincisinde cennet, arkası cirolu vadeli çeke tutuşturulmuş…
Bozdur bozdur harca…
Sofrada bulunan ise makarna-bulgur-ayran!

AKP’nin Haliç’te düzenlediği son organizasyon otoriter rejimleri çağrıştırdı…
Yeniden tarih kitaplarına dönüp sayfalarında gezindim.
Örneğin Alman Nazi Partisi, örneğin Sovyetler Birliği Komünist Partisi…
Biri ırkçı, diğeri toplumcu enternasyonalist…
Ne var bunda, bizimki de dinci…
Demokrasi oyuncak, halk sürü, kafadan yakalanıyor yüzde elli…
İlk ikisi yıkıldı, darısı bizim başımıza!
Demem o ki, kötü emsal olmaz…
Fakat çok benziyoruz tarihsel gidişata…
Tanrı sonumuzu iyi etsin, düştük bir kez dara…
Merak etmeyin, kesin kurtuluruz çok yakında!

Hiç yorum yok: