bir şair vardı, öğretmen

24 Nisan 2015

Yüzleş(me)!

Macit CÜNÜNOĞLU
24/04/2015 08:10

 

 
 
Yıl: 1999
Dachau’yu ziyaret ettim, Münih yakınlarında.
Nazi Almanyası’nda açılan ilk toplama kampı (1933).
İzlenimlerimi tahmin edersiniz...
İşkencehaneler, gaz odaları, insan yakılan fırınlar...
Ve elektrikli tellerle kuşatılmış vahşetin dayanılmaz manzarası...
Etkilenmemek elde değil...
Hele bazı fotoğraflar var ki, bakmak için yürek ister...
Örneğin o yıllara ait belgeseli izleyemedim...
Çünkü derinden sarsılmıştım.

Bilirsiniz, “soykırım” kavramı 1948’ten sonra telaffuz edilmeye başlandı...
O da Birleşmiş Milletler kararıyla.
İyi de oldu...
Alman faşizmi 6,5 milyon Yahudi’yi katletti.
Yaşananlar insanlık tarihinin en büyük trajedisiydi...
Hâlâ anılıp yası tutulur...
Maksat unutulmasın, tekrarlanmasın ve belleklere kazınsın.

Peki, Alman toplumunun soykırım karşısındaki tutumu nedir?
İnkârcı mı yoksa “evet, biz suçluyduk” tavrı içinde mi?
Elbette ikincisi, üstelik dibine kadar yüzleşerek!
Ne mutlu onlara ki, medeni cesaret sahibiymişler...
Ve pişmanlıklarını taşıyacak kadar cesaretliymişler.

Ya bizde...
Ne mümkün...
1915’te bir halt yedik...
Büyük çoğunluk arkasında duruyor...
Hem de sağcısıyla, solcusuyla!
Gerekçe, Osmanlı’nın suçuymuş...
Daha doğrusu İttihat-Terakki’nin...
Dolayısıyla Talat-Enver-Cemal paşaların!
Kimi aymazlar da “tehcir”i destekliyor...
Hatta “az bile olmuş” diyen gözü dönmüş yaratıklar var!
Yazık, çok yazık!
İnsan bu yapılanları gördükçe umutsuzluğa kapılıp
ülkenin geleceğinden şüpheye düşüyor...

Ve Almanya, Almanlar geliyor aklıma...
Hâlbuki biz Türkler Kürtler uzaydan transfer olmadık...
Elbette Osmanlı günahlarıyla, sevaplarıyla ecdadımız...
Ve bir suç işledik...
Adı ne olursa olsun...
İster “soykırım” deyin ister “büyük felaket”...
Bütün mesele vicdan sahibi olmak...
Ve 1,5 milyon Ermeni’ye ne olduğunu merak etmek...
Tarafsız kaynaklardan araştırıp öğrenirseniz gerçeklere ulaşırsınız...
Yoksa iktidarın tuzaklarına düşersiniz...
Neymiş efendim, “arşivleri açalım”...
Aç babam aç, senin arşiv diye açtığın mezbelelikten çıkacak belgeler
Aksaray’daki tuvalet kâğıdı kadar değeri bile olmaz...
Çünkü tarihle yüzleşmek için öncelikle yürek ister...
Bir de yüce ahlâk...
İnsanlığın ortak değerlerinden daha fazla nasiplenmek...
Ve yaşanan dramdan ders alıp pişmanlık duymak için...
Gerisi de hikâye!

Yine de geç değil...
Yüzyıl yalanla yaşadık...
Ermeni’yi, Rum’u, Yahudi’yi, Kürt’ü, Alevi’yi yok saydık...
Eğer çocuklarımıza, torunlarımıza temiz, şeffaf yarınlar bırakmak istiyorsak...
İşte fırsat...
Obama’nın ağzına bakmakla yürümez bu işler...
Tüm dünyaya haykırmalıyız:
“Evet, suçluyuz ve yüzleşmeye hesaplaşmaya hazırız”...
Yeter ki insanlık bu tür acıları bir daha asla yaşamasın.”

Hiç yorum yok: