bir şair vardı, öğretmen

04 Şubat 2015

Hâl ve Gidiş!

Macit CÜNÜNOĞLU
04/02/2015 10:34

 

A+
A-
Adım adım “Başkanlık Sistemi”ne yaklaşıyoruz...
Ön şartı Anayasa değişikliği...
Bunun için asgari 330 milletvekili lâzım...
Hele 376 yakalanırsa, gelsin mutlak otoriter düzen...
Artık adına “monarşi” mi dersiniz, “diktatörlük” mü?
Hastalıklı rejimin ruhuna Fatiha okuyacağımız kesin!

Ve o günlere kavuşmadan yüksek huzurlarınızda “Polis Devleti”...
Teşkilatın başında “ÂL” kişi...
Örneğin mitinge gidiyorsunuz...
Diyelim ki Haydarpaşa’yı savunup koruyacaksınız...
Nasıl olsa muhterem Balyozcu, Ergenekoncu değil...
Alt üstü İstanbul’un asırlık süsü, tarihi bina...
Polis çeviriyor, sıkı bir arama...
O ne?
Cebinizde düşürdüğünüz böbrek taşı...
Yandınız...
O andan itibaren potansiyel suçlusunuz, hatta cinayet aleti...
Makul şüpheliden öte...
Gel bakalım içeri...
Sorgusuz sualsiz kırk sekiz saat misafirimizsiniz...
“Avukatım, ailem” çabalarınız nafile...
Artık çağdaş Gestapo’nun elindesiniz...
Yukarıda Allah, karşınızda demir parmaklık...
Duvarda tabela:
“HER CANLI BİR GÜN ZİNDANIN TADINA VARACAKTIR” yazıyor...
Altında not:
“Elbet döt kılları, kefenliler sürüsü, palalı kahramanlar hariç”.

İşte ati, işte Yeni Türkiye...
Kusura kalmayın, lâfı daha fazla uzatmadan birazdan çıkacağım...
Derdim alışveriş...
Malumunuz kız torunlarım var...
Devlet okuluna gidiyorlar...
Anaları çalıştığı için ben ilgileniyorum...
Müdür Bey türban takmalarını istemiş...
Armalı...
Anlaşmalı mağaza Sultanhamam’daymış...
Çileli başım, bir soluk oraya uzanacağım...
Dönüşte bu hoş sohbete kaldığımız yerden devam ederiz...
Söz!
Canım memleketim...
Seni her şeyden çok seviyorum...
Tabii padişahımı da...
Ne de olsa yerin kulağı var; duyan olur, gören olur...
Puştlar dünyası...
Bir tanesi üst katımda!

Hiç yorum yok: