bir şair vardı, öğretmen

02 Aralık 2015

Yaş Günü

Macit CÜNÜNOĞLU










Torunum altı yaşına "merhaba" dedi.
Zaman su gibi akıp gidiyor, hayatımıza katılalı beş yıl olmuş.
Dile kolay, koskoca beş yıl.
Yakın bir tarihte okul...
O mu büyüyor yoksa biz mi yaşlanıyoruz?
Hâlbuki vedalaşma vakti için bin yıl var.
Bu hız bu telaş niye?

Aslında Erasmus ne güzel söylemiş...
"Ölüm aklıma hiç gelmiyor; yaşarken düşünmüyorum,
geldiğinde ise ben yokum."

İşte yaşam felsefesinin en kralı...
Keşke herkes böyle düşünebilse.
Hele siyasiler...
Bir başka olurdu dünya.
En azından barış gerçekleşir savaşlara izin verilmezdi.
Fakat iktidar tutkusu yok mu...
İllet, hastalıklı zaaf...
Arsızca, yüzsüzce koltuğa yapışmak...
Ne fena, ne dayanılmaz durum!

Bence insanlık kötü tercihler yapmakla bedel ödüyor.
Üstelik farkına varmadan.
Örneğin Sultanımız; itibar edilecek adam mı?
Kibirli, şımarık, ne oldum delisi.
Gel gör ki tanrının lütfu muamelesi görüp el üstünde tutuluyor...
Tabii içerde, dışarda kimsenin taktığı yok.

Yine de hayat sürüyor...
Hrantlar, Tahirler katlediliyor...
Sınır boylarında uçaklar düşürülüyor...
Gencecik insanlar acımasızca havada vuruluyor.
Sonra da askeri tören...
Karikatür gibi ülkeyiz...
Ne güven veriyoruz ne de ipimizle kuyuya iniliyor...
Özellikle Rusya ile...
Akkuyu nükleerinde beraberiz...
Akdeniz'i zehirlemek için...
Lâkin ihracatta domatesle, pırasayı paylaşamıyoruz...
Diplomatik gerginlik için!

Neyse ki yaş günleri var.
Aile üyeleriyle bir araya geliyoruz.
Yükselen dayanışma ruhu, yalnızlık çemberinin kırıldığı sahneler.
Minicik bir pastanın etrafında sevinç dolu yürekler.
Gecenin merkezinde İspanyol çingenesi giysileriyle torunum...
Âdeta Carmen...
Fonda Bizet'in müziği...
Dans eden gönüller...
Hayat bizlere ara gazı veriyor...
Bir kuple yaşam sevinci, bir kuple heyecan...
Ta ki başka yaş günlerinde buluşuncaya kadar!
.

Hiç yorum yok: