bir şair vardı, öğretmen

29 Aralık 2015

"ÖZEL MÜLKTÜR..."




Macit CÜNÜNOĞLU










Dostumun deyişiyle Çelebi gibi yolculuklara çıkıyorum.
Amasyalı uslûbuyla
"it ayağından paça yemiş gibi gezmek"
denir ama almayayım; kaba olur!
Dün de Akbaba Köyü'ndeydim.
Beykoz'a bağlı, 5 kilometre uzaklıkta.
Evliya Çelebi Seyahatname'sinde:
"17. yüzyılda köyde bir çarşı ve hamam mevcuddur. Kiraz ve kestane mevsimlerinde Kestane ve Kiraz Faslı isimli mesire faaliyetlerinde, İstanbullu "safa ehli" insanların Akbaba Sultan’a giderek çadırlar kurduğunu, türlü sohbetler yapıldığını ve bunun iki üç ay sürdüğünü kaydetmektedir."

İstanbul yakınlarında en çok gittiğim mekândır.
Sularıyla ünlü: Sırmakeş, Karakulak...
Çarşının girişinde gerçek bir köy kahvesi bulunur.
Bahçesinde asırlık çınar ağaçları, salonunda kocaman soba...
Benzin varilinden yapılmış, gürül gürül yanar.
Belediye otobüsleri sık işlediği için çevreden gelenlerle birlikte
müşterisi çoktur.
İlköğretim okulunda bir zamanlar sınıf arkadaşım rahmetli Salim'in
ağabeyi Bekir Cingöz görev yapardı...
O da erken öldü.
Her gittiğimde buluşmalarımızı hatırlar, ruhu şad olsun diye dua ederim.
Tabii bildiğim makamdan!

Bir de lokantam var, ev yemeklerinin yapıldığı.
Adı: "Nazlı'ın Yeri"...
Üç kadın işletiyor, pişirdikleri nefis...
Hele bir güveçte kuru fasulyeleri var, olağanüstü lezzet.
Çarşısı da zengin, iki market, üç kasap, pastahane, berber falan derken
alın size minik bir kasaba.
Zaten köyün nüfusu iki bin civarında...
Fakat kim nasıl keşfetmiş...
İnşaatçılar işte, köyün bitişiğindeki ormanı kesip içine devasa
bir site kondurmuşlar.
Tahmin edersiniz, rezidans ayakları...
Dikkâtimi çekti, oturanların çoğu cipli...
Ah vahşi kapitalizm, sen nelere kadirsin...
Ağacı keser, dağ başını pazarlarsın!

Yine de Akbaba güzel bir köy.
İstanbul'un kurtarılmış müstesna sığınaklarından biri...
Tabii bugün için...
Yarın ne olur bilinmez.
Zaten Beykoz ormanlarının büyük bir kısmı kurban edilmiş...
Yol boyunca "ÖZEL MÜLKTÜR, GİRİLMEZ" tabelaları koymuşlar...
Sahibi kimdir, neyin nesidir?
Bir de bu ülkenin sahibi yok mudur?
Tamam, AkSaray herşeydir, Sultanımız tanrının yeryüzündeki gölgesidir...
Eyvallah...
Ancak gezip gördükçe gönlüm açılacağına vicdanım sızlamaktadır...
Nasıl bir derde düştük diye...
Çünkü burası TÜRKİYE...
Hırsızlığın, yolsuzluğun kol gezdiği ülke!
Yazık, çok yazık ama elden ne gelir?
Soygun düzeni sürer, biz bakarız...
Çaresizce!

Hiç yorum yok: