bir şair vardı, öğretmen

02 Haziran 2020

Gurbetteki Amasyalılar

Demir Evrensel, Orhan Kavaklı, Raif Gürbüz, Ömer Şimşek
Ben, Alpaslan Samur, arkası dönük ağabeyim Adnan Cününoğlu












Karantina günleri ciddi anlamda bunaltmaya başladı.
Neticede hayat dört duvar arasında geçiyor.
İstediğin kadar okuyup yaz, hepsi bir yere kadar.
Özgürlük gibisi var mı?
Bu nedenle yasaklı günler bizlere Nazım’ın çilesini
daha fazla idrâk etmemizi sağlıyor.
Dile kolay, tamı tamına 13 yıl.
Güneşe, gökyüzüne hasret yaşamak ne kadar da zordur.
Bu da hayatın gerçeği, bir şairin bitmez tükenmez kavgası.
Ancak şiir olup yüreklerimize akmayı bildi.
En güzel satırlarını parmaklıklar arkasında yazdı.
Ve sonunda da çok sevdiği ülkesini terk etti.
O vatana hasret, biz O’na…
61 yaşında ölüp gitti.

Ben de hasret çekenlerdenim.
Memleketim Amasya içimde sönmeyen ateş.
Hatırladıkça sanal yolculuklara çıkarım.
Her seferinde Yeşilırmak beni koynuna basar.
Dağları bahçem, bağları sevincim, tarihi sevdamdır.
Aslında eski hâlinden pek bir eser kalmasa da…
Hatıralarımın tazeliği bana fazlasıyla yeter.
Irmak boyunda gezerken onlarca tanıdığa rastlarım.
Uzaktan Kemal abi (Arıboku) el sallar…
Yine yalnızdır, hâlâ bekar.
Ne acı, Amasyalı kız vermedi canım abime.
Oysa ne kadar da arzu ederdi evlenmeyi.
Hatta düğün dernek özlemini biz gençlerle paylaşırdı.
Ve buna benzer yüzlerce hikâye.
Zaten memleketim masallar diyarı.
Kayaları delen Ferhat, ünlü şifacı Lokman Hekim övünmek
gibi olmasın hemşerimizdir, dağlarda adları yaşar.
Ayrıca Amasya halkı dışarıdan gelen yabancıya pek düşkündür.
Aslında muhacirleri pek sevmezler ama yine de kente yerleşen
vatandaşa ilgisi olağanüstüdür.
Âdeta turist muamelesi çekerler.
Deyim yerindeyse el üstünde tutarlar.
Bunların çoğunluğu da vefalıdır, kadirşinastır.
Ayrılsalar bile asla Amasya’yı unutmazlar.
Tabii temel unsur Anadolu’nun sıcak iklimini bu
topraklarda yaşamışlardır.
Dostluğu, komşuluğu, mahalleyi…
Birlikte coşup ağlamaya şahit olmuşlardır.
Âdeta insanlık dersleri, laboratuvara giren önce şaşırır, sonra âşık olur.
Elbette artılarımız, hasletlerimiz de vardır.
Arada rahneler olsa da seven gözler kusur görmez.

İstanbul’da yaşayan Amasyalılar olarak bizler de çok sık olmasa da
zaman zaman bir araya gelme fırsatı buluyoruz.
Yapılan sohbetlerin tamamında Amasya var.
Ve herkes mutlu, küçücük kente ilişkin yaşanmışlıklar, hatıralar
o kadar zengin ki…
Dışarıdan biri dinlese hayrete düşer.
Çünkü hafıza kayıtları taze ve belgeli.
Referanslar sokaklar, mahalleler, okullar, çarşılar.
Hatta o tarihlerde dillendirme cesareti bulunamayan gönül ilişkileri
bile cüretkârca masaya yatırılıyor.
Demek ki bunları konuşabilmek için aradan uzun yıllar
geçmesi gerekirmiş.
Ah Amasya ahhh!
Sen de yaşamak dert, uzağında olmak ayrı bir dert.
Bir türlü karar veremedim, ama güzeller güzeli İstanbul’da da
sonsuzluğa göç etmenin doğru olacağını düşünenlerdenim.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: