bir şair vardı, öğretmen

16 Haziran 2020

Aynalı Mağara

Ailem ve İstanbullu dostlarım.



















Bir iki haftalık beyinsel nadas yetti.
Tekrar yazıya dönebilirim.
Lâkin ülkenin gündemi gerçekten iç karartıcı.
Doğru mu yapıyorum, yoksa yanlış mı…
Ben de karar veremedim.
Farkındasınızdır, iki mesele yoğun biçimde tartışılıyor.
Birincisi fütuhat kültürü gereği Ayasofya ibadete açılsın mı…
İkincisi de HDP kapatılsın mı?
Vay benim köse sakalım vay!
Ülke nelerle uğraşıyor, üstelik 21. Yüzyılda.
Açın kardeşim açın, elinizden geleni ardınıza koymayın.
Hatta Patrikhane’yi de kapatın.
Sen sağ ben selamet!
Ayrıca HDP mi, varlığı bile ülkeye zarar.
Altı milyon seçmen oy vermişmiş, geçiniz bunları…
Onlar kim ki?
Milli irade denilen kavramın temel taşı asil Türk milleti değil mi?
Hemi de sunni soyundan!

Maalesef manzara bu, tepe tepe kullan ve yaz.
En iyisi tekrar Amasya’ya ricat etmek, memlekete.
Ne de olsa taşı toprağı cevher.
Yalnız orada da can sıkıcı durumlar var.
Sosyal medyada gördüm, Aynalı Mağara parmaklıklar arkasına
mahkûm edilmiş.
Muhakkak ki gerekçesi insandan koruma güdüsüdür.
Öyleyse Amasya kalesini de tümden kapatalım…
Ayrıca tarihi camileri de!
Madem ademoğlunun ayak bastığı her yer erozyona uğruyor…
Çek tel örgüyü, koskocaman bir tabela da koy: YASAK!

İşte bu zihniyet canım ülkemin sonunu getirecek.
G-20’de on dokuzuncu sıraya gerilemişiz, isterseniz ilk başta olalım.
Çok mu önemli.
Memlekette özgürlük ve demokrasi kalmadığı sürece neye yarar?
Bu arada doğduğum topraklardan bir haber daha vereyim.
Kentimizin anlı şanlı sosyal demokrat ağabeyi Facebook sayfasında
bir paylaşımda bulunmuş.
Derdi Abdülhamid’e çakmak…
Sultanın Ermeni kabinesini açıklamış.
Aklı sıra bağcıyı dövüp üzüm yemek.
Ne ırkçılık yaptığının farkında, ne de Amasyalı komşularının…
Aslında yüreklere akan gözyaşları var, yıllardır dinmeyen.
Her bir Ermeni hemşerimizin Amasya’yı duyunca gönül telleri titrer.
Bu gerçeği kavramak için siyasi olmaya da gerek yok…
Sadece insan olmak yeter.

Dolayısıyla zordur bu topraklarda yaşamak.
Tahammül sınırlarınız engin olacak…
Mangal gibi yürek gerek.
O da bende yok.
Yedisinde neysem yetmişinde oyum…
Birazcık gözyaşlarım arttı, acıklı bir film sahnesi gördüm mü, ağlarım…
Dayanamam acı haberlere…
Ev halkı alıştı hâlime…
İnsanlık peşinde koşan biçareyim!

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: