bir şair vardı, öğretmen

23 Haziran 2017

Bayram!

Amasya









Bayram deyince çocukluğum gelir aklıma.
Sevinçle heyecanın harmanlandığı üç-dört gün.
Başucumda iskarpin, sedirin üzerinde yeni giysiler...
Ve onlarca hayâl.
El öpmeler, toplanan paralar...
İstikâmet İmaret'in bahçesi.
Ispanağın Osman'ın salıncağı bizleri bekliyor!

Babamın arkasına düşüp gidilen namazlar...
Dönüşte Amasya çörekleriyle bezenmiş enfes kahvaltı.
İskender dayımın iki evlâdıyla soframızı paylaşması...
Kardeşlik, samimiyet üst seviyede.

Hani, "yalan dünya" derler ya...
Bayramlar mı yalan, yaşadıklarımız mı?
Hacer halama giderdik önce...
Sonra Solmaz ablama...
Bilâhare Şamlar mezarlığı...
Babam yoktu artık...
Kardeşim Fatoş'la birlikte rahmetliye Fatiha okurduk.

Fakat bayramın büyüsü günler öncesinden hissedilirdi.
Kimse kaçacak delik aramaz...
Birlikte olmanın keyfi hasletti!
Ya şimdi?
Yaşlar ilerlemiş, algılar mutasyona uğradı, çağdaşlaşıp
yalnızlıkla mayalanan narsisizm egolarına dönüştü.
Herkes hâlinden memnun...
"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" şiarıyla geçen zaman.

Yine de özlüyor insan...
Geçmiş bayramları, yitirdiklerini.
Elbette tüm değerler gibi onlar da erozyona uğradı.
Nasıl uğramasın?
Ne İstanbul İstanbul, ne Amasya Amasya...
Vahşi kapitalizm ikisini de yıkıp geçti.
Çocukluğuma, gençliğime ait ne varsa.

Özlerim İmaret'in bahçesindeki bayram yerini...
Özlerim Hacılar Meydanı'ndaki panayırları...
Hele çadır tiyatroları...
Dansöz çıkardı, zula yırtıklardan bakardık...
Kendimizden geçercesine!

Üsküdar Şemsi Paşa da güzeldi...
Boğaz'ın en yakın komşusu...
Avlusunda ne aşklar yaşamıştım.
Şimdi kazıklanıp duvarları çatlamış...
Aynen yüreğim gibi!

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: