bir şair vardı, öğretmen

18 Mart 2015

Çaresiz yalnızlık!

Macit CÜNÜNOĞLU
18/03/2015 09:15

 


 
 
Fatih ilçesi sınırları içinde bulunan üç mabet...
Kıdemlileri Kariye (Chora) Müzesi, (VI. yy.)
İkincisi Ayasofya’dan sonra en büyük kilise olma özelliğini koruyan
-veya Molla Zeyrek Camii sıfatıyla koruyamayan- Pantokrator Manastırı...
Üçüncüsü 1601 yılında fethedilen Gürcistan, Azerbaycan aşkına adı
“Fethiye Camii” olarak taçlandırılan(!) Pammakaristos Manastırı...
 Ve Altın Boynuz’un (Haliç) yanı başında ana merkez...
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi...
Ekümenik (Evrensel) lider I. Bartholomeos’un çalışma ofisi...
Cemaati olmasa da (kalan Rum sayısı iki bin civarında) uluslararası ziyaretçisi çok.
Yalnız Patrikhane’nin etrafı çevrili...
Arka bahçesinin dibinde Nakşibendi mescidi...
Hemen üstünde tarikatların camileri, dergâhları...
Kısaca Ortodoksluğun kalbi emin ellerde...
Ayrıca az ilerde meşhur İsmailağa cemaati...
Varlıklarıyla âdeta imparatorluk...
Mübarek Cüppeli kardeşimizin yetişip serpildiği platform...
İşte inanç özgürlüğü, işte koordinatlar...
Yaşasın tarih hocam!

Çağ açan Fatih Sultan Mehmed’i çok sever aynı zamanda eleştirirdi...
Gerekçesi “Patrikhane’yi fetih sırasında niye yerle bir etmedi?”
Gördünüz mü adamın derdini?
Üstelik Cumhuriyet öğretmeni...
Atatürk İlke ve İnkilâpları üzerine yemin etmiş Kemalist...
Vatan hizmet bekler...
Ve bu millet başta İsa’nın, Meryem’in, Vaftizci Yahya’nın resimlerine
tahammül edemez, gözlerini oyar; arkasına bakmadan yürüyüp gider...
Ayrıca Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mı?
Ne işi var kilisenin, manastırın, şapelin Fatih’te?
Ecdadımızın kemikleri sızlamaz mı?

Bu duygular içinde ve yüreğim sızlayarak söz konusu mekânları dün gezip
fotoğrafladım...
Molla Zeyrek Camii fevkalade kötü bir restorasyon sonucu hakkın rahmetine
kavuşmuş...
Fethiye Camii, zaten ahı gitmiş vahı kalmış...
Bir ölçüde Kariye...
O da Ayasofya ile birlikte potada...
Saraydaki ceberrut pusuya yatmış...
Son kaleleri boğmak arzusunda...
Ki halkın inanç duyguları daha fazla sömürülsün, oylar artsın...
İnsanlığın ortak mirasıymış, kültürel değerleriymiş...
Kimin umurunda, ayrıca kim takar tanrının evini...
Tepesinde minare olmadığı sürece!

O nedenledir ki değerli dostlar...
Ziyaret edin can çekişen mabetleri...
Dokunun Meryem’in koynundaki çocuğa...
Bakarsınız el sallar yalnızlığına...
Elinizi çabuk tutun...
Badanacılar kapıda...
Bir ellerinde kova, diğerinde fırça...
Tarihin tüm güzelliklerini kapatacaklar...
Tabii çürümüş, kokuşmuş akılları sıra!

Hiç yorum yok: