bir şair vardı, öğretmen

11 Aralık 2017

Kar kokusu

Macit CÜNÜNOĞLU








Hava karanlık, dışarıda lodos.
Dmitri Şostakoviç dinliyorum, yirminci yüzyılın en büyük
bestecileri arasında.
Klasik müzikle güne uyanmak okyanusta yüzmek gibi bir şey.
O kadar zengin ki, âdeta sonsuzluğa yolculuk.
İlerleyen saatlerde slowlara, caza geçiyorum.
Louis'in trompetini, Ella Fitzgerald'ın sesini duymadan olmaz.
Akşama doğru malûm, kerahat vakti...
Tatyos, Sarkis efendiler en seçkin eserleriyle beni bekliyor.
Bir yandan da Bimen Şen udumu uzatıyor...
Artık fasıl zamanı...
Çalsın sazlar, dinlensin yorgun gönüller.

İşte böyle; iki üç kitap okuma, bolca müzik derken
ömürler geçiyor.
Tabii sosyal medya da dünyaya açılan pencere...
Vikipedi elimiz ayağımız.
Labirentleri üniversite amfisi...
Seç beğen, bilgi sınırsız...
Yeter ki öğrenme isteğini köreltme.

Belki de günümüz gençliğinden ayrıldığımız en önemli nokta.
Tamam, şimdikiler de çok şey biliyorlar.
Diplomaları çuvalla, yabancı dil sıkıntısı yok...
Lâkin eksik var...
Merak duygusunun yarattığı heyecan...
Malzemeden çalındığı için mi nedir...
Başka bir dünyada yaşıyorlar.

Birgün müzik bölümü mezunu bir gence Rus Beşlisi'ni sormuştum...
Sanki üstüme vazife, ukalalık işte...
Cevabı: "Benim komünistlerle işim olmaz amca" demişti!
Şaşırdım kaldım, hâlbuki söz konusu besteciler 19. yüzyıla ait...
1917 Bolşevik Devrimi'nden çok önce.
Yine de genç nesillerden umutluyum...
En azından bizden daha realistler.
İdealizmle, romantizmle işleri yok.
İnternetten iki tık, alın size aşk...
Yıldırım hızıyla!
Nerde kaldı ağdalı mektuplar...
Mis gibi sevda kokan hatıralar.

Neyse, herkesin hayatı kendine...
Birazdan Vivaldi dinleyeceğim...
Dört Mevsim'i...
Havada kar kokusu varken.

Hiç yorum yok: