bir şair vardı, öğretmen

14 Şubat 2012

Taksim!

.

Ülkemizde niza bitmez, yeni tartışma konumuz
Taksim projesi ya da Halil Paşa Topçu Kışlası!
Büyükşehir Meclis üyeleri kışlanın yeniden inşasına karar vermişler.


On dokuzuncu yüzyılın başlarında yapılan görkemli bina
1939 yılında Avrupalı şehir plânlamacısı Henri Prost’un
tavsiyesi üzerine yıkılmış.
Mimar Krikor Balyan’ın eseri Hint ve Rus mimarisinden izler taşımaktaydı.
Ne diyelim, yıkanların ellerine sağlık, zaten neyi yıkmadık ki?


Taksim Gezi Parkı'na kondurulacak kışla için tartışmalar şimdiden başladı…
Bir gurup entelektüel karşı çıkıyor, bazıları da projeyi onaylıyor.
Mimar veya şehir plânlamacısı olmadığımız hâlde sıradan bir İstanbullu
vatandaş olarak düşüncelerimi arz etmek isterim…


-Bina yerle bir edileli tastamam yetmiş üç yıl olmuş…
-Orijinalini hatırlayan kaç kişi var?
-Gezi parkı denilen mezbeleliğe bugüne kadar neden dokunulmadı?
-Trafiğin yer altına alınıp yayalara açılmasına eyvallah…
-AKM kaderine terk edilmişken Kültür Merkezi adı altında yeni yapı AVM mi olacak?
-Demirören’in Beyoğlu’na yaptığı ve caddeye taşan bina rahatsızlık vermiyor mu?
-Yeni Topçu Kışlası eskiyi, tarihsel ruhu yansıtacak mı?
-Son olarak Ayasofya, Süleymaniye’nin tekrarı olabilir mi?


Aslında kentler üç-beş siyasiden oluşan kurullara bırakılmamalı…
Özellikle İstanbul gibi insanlığın ortak mirası üzerine karar alıp ahkâm kesilmemeli.
Kesinlikle konunun uzmanlarından oluşan yerel parlamentolara ihtiyaç var.
En azından o kentin havasını soluyanların söz hakkı olmalı.


Örneğin Ali Sami Yen Stadyumu yıkıldı, yeşil alan nerede?
Zincirlikuyu’daki Karayolları arazisinden yükselen devasa çirkinlik neyin zorlaması?
Ya Zeytinburnu’ndaki vahşi gökdelenler?
Kadıköy sahilinde yıllardır ikâmet eden “Balon” veya dikilen beş yıldızlı otel ucube değil mi?
Ayrıca Vandalizmin en güzel uygulamalarından sıralanabilecek yüzlerce örnek!


Çok merak ediyorum, yaşadığımız kentler bu kadar sahipsiz mi?
Yetmişli yılları hatırlıyorum, meslek odaları aldığı kararlarla ülkeyi titretir…
İstanbul Barosu, Mimarlar Odası Ankara’yı sallardı.
Ya günümüzde; -ekmek kavgası- avukatlar müvekkil mimarlar proje peşinde!


Dolayısıyla oksijen tüpü niyetine üç-beş mezarlığa kaldık.
Yahudi’yle kanlı bıçaklı, Ermeni’yle zaten papazız…
Rumlar derseniz, maalesef nesli tükendi kökünü kazıdık…
Çok yakında çılgın bir proje azınlık mezarlıklarının ortasına düşerse
asla şaşırmamak lâzım… Yakışır iktidarımıza!


Bu arada aydın doğanlar Sarıgül’ü parlatıp duruyorlar…
Potada Hilton, Şişli gökdelenler cenneti.
Bilumum sosyal aktivitelerin kadrolu gülü Büyükşehir belediye başkan olursa…
Seyredin curcunayı, seyredin sosyal demokrasinin zaferini!
Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır ilkesinden hareketle…
İstanbul’un betona teslim olacağı kesindir.


Bu arada mega köyümüzde denizi görmeyenlerin sayısı o kadar fazla ki…
Taksim kimin umurunda, Gezi Parkı kaç kişinin gündeminde?
Bizde kalkmışız tarihten sanattan estetikten söz ediyoruz.


Madem ülkemiz yüzde elli elli siyaseten bölündü…
Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti…
Yola devam Dr. Mimar Topbaş…
Taksim’i taksim edin…
Kaldırın Atatürk anıtını…
Meydanın tam orta yerine cami yapmayı unutmayın…
O da yakışır iktidarımıza!


www.gazetemen.com

.

Hiç yorum yok: