bir şair vardı, öğretmen

03 Şubat 2012

"Demokrat-Diktatör"...

.

Piar-Gallup araştırma şirketinin kurucusu Bülent Tanla
Baykallı devirlerde iki dönem CHP milletvekilliği yaptı.
Ayrıca Cumhurbaşkanı, Başbakan danışmanlığı ile
CHP Genel Başkan Başdanışmanı görevlerini üstlendi.
Üretken, yaratıcı siyasetçi olarak hafızalarımızda iz bıraktı.


En son olarak “Gazetemen”in kardeş sitesi “ULUS-923”de
yazmaya başlayacağını öğrenince çok sevinmiştim…
İşte; yılların tecrübesi, birikimi, fikir önderi diye düşündüm.


Ancak ilk yazısını okuyunca -ne yalan söyleyeyim- tüm önyargılarım alt-üst oldu…
Daha açıkçası sûkut-u hayâle uğradım!
Yalnız haksızlık etmeyelim, köşesinden çok doğru önermelerde de bulunmuş…
Lâkin “Otorite ile Demokrat” kavramlarını yan yana getirince
canımız sıkıldı, güvendiğimiz bereketli ovaya kar yağdı!


Üstelik CHP’nin gündemde olduğu, yoğun tartışıldığı şu günlerde…
Vazgeçtik dünden, partinin geleceğini belirleyecek tüzük kurultayı var…
Şubatın yirmi altısında…
Çok merak ediyorum, taraf mı delege mi sayın Tanla?


Evet, Bülent Bey ülkemizin yetiştirdiği entelektüel-araştırmacı
politikacı profilinin ender örneklerinin ilk sıralarında yer alır…
Hele Latinler, Brezilya seferini nasıl unutabiliriz?
Getirdiği bilgiler Kolomb’un altınlarından değerliydi.


Yine de “otoriter demokrat” tavsiyesi iştahımızı kaçırdı…
Tezini de güzelce allayıp pullayıp süslemiş, “tatlı-sert” kıvamında sunmuş…
Hem çok seslilik var, hem monolotik reçeteler!


Bu arada -ihtimal vermem ama- sanırsınız tek adam devirlerini özlüyor…
Veya cumhurbaşkanı olacak RTE’den sonra AKP’ye lider tipolojisi çiziyor.
Her ikisi de olamayacağına göre ne işi var otoriter başkanın CHP’de?
Ayrıca otoriterliğin bir ileri aşaması?
Aman tanrım, düşüncesi bile akla zarar!
Zaten on yıllık deneyim sahibiyiz, bir de CHP’ye otoriter portre!


Fakat sosyal demokrasinin duayeni bu görüşleri savunuyorsa elbet bir bildiği var…
Yoksa durduk yere mi aklına geldi?
Partiyi ondan daha iyi bilecek değiliz ya…
Bünyede Baykalcısı-Sav'cısı, ulusalcısı-Kemalisti nadiren de olsa sosyal demokratı var.
Belki bu yapıya yakışır “Otoriter-Demokrat” genel başkan!


Rap rap rap, istikâmet kâğıttan kaplan…
Marş marş marş, ilk hedef AYM…
Ya halkımızın iradesi, sosyal demokrasi, ya iktidar ülküsü?
Boş ver canım, kontenjandan yüzde 20 yeter de artar bile…
Yeter ki liderimiz otoriter demokrat olsun!


Bülent Bey, bağışlayınız ama izlediğimiz manzara böyle.
Sizin orijinal görüşleriniz gibi köşe komşunuz genç akademisyen
Ozan Örmeci’yi de okuyoruz…
Günlerdir sosyal demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü yazıyor…
(Lâf aramızda, bi uzun bi didaktik bi kararlı yazıyor, kafamıza taş atsa daha iyi!).


Neyse aile içi muhabbeti sulandırmayalım…
Kimlerden söz etmiyor ki;
Ferdinand Lasalle , Eduard Bernstein, Karl Kautsky (meşhur dönek),
Jean Jaures, Leon Blum, Fabiancılar ve yüksek huzurlarınızda
düşünce özgürlüğü şampiyonu: John Stuart Mill…


Dolayısıyla Bülent Abi, -kusura bakma- biz ailecek Ozancı olduk…
“Demokrat-Otoriter” başkan sizin olsun…
Saygılar.


Not: İnşallah yazdıklarınızı mülâyim Kemal Abi okumaz!

www.gazetemen.com

.

Hiç yorum yok: