bir şair vardı, öğretmen

13 Eylül 2012

Macit CÜNÜNOĞLU

Yalnızlık!

 
 

“korkma, sev bayağı sözcükleri,kâğıt çiçekleri, taşbasmalarını,
aç bütün pencereleri
ya deniz göreceksin
ya dağlar ya da ova,
korkma sağır duvarlardan
asker çantasından
polis palaskasından,
her gün bir başka yanını vursalar da
eksilmeyeceksin,
kim çalarsa çalsın aç kapını,
korkma,
bu aşkla, bu gülüşle, bu yürekle,
ya sonsuz bir deniz bulacaksın karşında
ya da bir ay en olgun çağında.

haberler: bir yanımızın daha
vurulduğunu söylüyorlar;
bak akıyor, kanıyor her şey,
büyüyor onları boğacak olan kan.”


Şair Özdemir İnce korkularımız üzerine sesleniyor;
“Korkma”
Ne kadar haklı, “korku ne ki?”
Bugünden, yarından velhasıl-ı kelâm hayattan korkmak…
Yakışır mı insan evlâdına?

Doğanın egemeni, teknolojinin yaratıcısı…
Mars’ta dolaşıyor şimdi, belki sırada Jüpiter…
Sığamıyor kabına, derdi evreni keşfetmek.

Yalnız korkuyoruz…
Neden mi?
Y A L N I Z L I K T A N
Çağımızın hastalığı, çoğumuz Hırant’ın güvercini…
Yürekler titrek, tedirgin…
Ürkütüyor kalabalıklar, yüzler solgun, güven/neşe o kadar uzak ki!

Evet, gerçek acı, ama çağımızda herkes birey…
Kendini seven, narsisizmin sınırlarında dolaşan…
Yaralı parmağa işemeyen…
Varsa yoksa “BEN”, konformizmin tuzağına düşüp öz benliğini yaşatan…
Yeni insan tipi, mucidi: Kapitalizm!

Korkuyoruz, hem de nasıl…
Sistemden, iktidarın şerrinden ve de yarınlardan.
Derdimiz; çocuklarımız, torunlarımız, yedi ceddimiz…
Güvenli gelecek tek arzumuz!

Varsın ülke batsın, ağzına kadar dolsun Silivri…
Yok edilsin özgürlükler, askıya alınsın demokrasi…
Padişahlık düzenine geçilsin…
Kimin umurunda kim takar?
Yeter ki var olalım; bir elimiz yağda bir elimiz balda!
Ürküten bir çağda yaşıyoruz…
Eskiden insanın aptalına “kefil” derlerdi…
Ya şimdi?
Gördüğünü, duyduğunu yazana “aptal” diyorlar!

Üç maymun” revaçta…
Yalakalık zirve.
Ayaklar altında ahlâk…
Yaşasın dolar, avro, banka hesap cüzdanı!
Devir nepotizm...
Yağcının, yandaşın, candaşın…
Top yekûn yeşil severlerin!

Ancak bu yeşil başka…
Banknotun üzerinde Benjamin Franklin…
Arkalarında ABD…
Hoş geldin Suriye…
Aç kurtlar masasına meze!

Dönersek başa; korkak ve yalnızız…
Mezar başı son görev, kutsal...
Yüreğimize işlemiş derin bir korku…
İnsanlığımızdan utandırır!

Kurtulur muyuz?
Kim bilir, şairin dediği gibi; “onları boğacak kan”a bağlıdır.


www.gazetemen.com
 

Hiç yorum yok: