bir şair vardı, öğretmen

19 Eylül 2012

Macit CÜNÜNOĞLU

   Parçalanan Yürekler!

 
 

“Yıldızlarla güneşin tepemizde olduğu andan bu yana dünya
hiç böylesine çılgınlaşmamış, insanları böylesine kıyılmamıştır.
Birbirinden değişik çıkar yollara
inansak da gelelim bir araya. (...)
Politik görüşlerimiz ne olursa olsun birleşelim, karşı çıkalım, direnç gösterelim!
Gösterelim insanlara bu çılgınlığa yığınların nasıl direndiğini, bir azınlığın
dünyamızı nasıl yok ettiğini.”


Geleceğe güven” adlı denemelerinde Stefan Zweig böyle yazıyor…
Amacı dünyayı kana bulayan Nazizm’e karşı direniş çağrısı.
Zweig eşi Lotte’yle birlikte insanlığın yaşadığı drama dayanamayıp
22 Şubat 1942’de intihar etti.

Geliyoruz 21. yüzyıl Türkiye’sine…
Ülke ülke değil kan gölü, yürekler parçalanıyor her gün.
Parçalanıyor genç bedenler, yanarak susuyor yürekler…
Tanrım ne kadar feci!

Usta yazar Zweig’in dediği gibi; “çılgınlaşma, kıyım hâli”.
Beşer onar toprağa düşüyor fidanlar…
Ağlarsa anam ağlar”…
Ne iktidar farkında, ne parlamento…
Can veriyor kınalı kuzular!

Peki, tırmanan terör tesadüf mü?
Hep birlikte bakalım manzaraya, gelinen noktaya…
Bulgaristan, Yunanistan, Gürcistan’ı saymazsak geriye kalıyor dört komşumuz.
İran, Ermenistan, Irak ve Suriye…
Evet, bu ülkeler de komşumuz ama bugünkü düşmanımız!

Kimin eseri?
Söylemeye lüzum var mı, her şey ayan beyan ortada!
Piyasaya sürüldü yalancı pehlivan, güya sıfır sorunla devam edecek dış politika…
Nerdeee, duy da inanma!
Dalaşmadığımız komşu kalmadı.

Zaten bıçak sırtında ülke…
Oslo, İmralı, Kandil’de macera ara…
Al sana “Açılım”ın en kralı…
Bu saatten sonra pirincin taşını ayıkla!

Nasıl olsa bedel ödeyen yoksul halk çocukları…
Bedelsiz yavrular, ülke zengin ama onlar milyonlar!
Kullanın tepe tepe, cenazelerine merasimler düzenleyin…
Tekbir sesleri altında haykırın; “Şehitler ölmez vatan bölünmez!”.

Yaşadıklarımıza dayanmak ne kadar zor…
Zweig’ların duygularını şimdi daha iyi anlıyorum…
Çünkü onlar insan, sinir cidarları hassas…
Acılar karşısında gözyaşları sel…
Duyarlılar masumların katledilişine ve insanlığın düştüğü insanlık dışı hâllere!

Ya bizim efendiler?
Uçaklar, zırhlı araçlar, jammerlar, binlerce koruma…
Sıra gariban askere gelince, doldur halk otobüsüne…
Sür dağa bayıra!
Hakkın rahmetine kavuştuktan sonra cesedini bulama!
Ve ondan sonra da demeç ver; “İşin fıtratı, giden üç-beş MEMED!”…

Hepinizin boyu devrilsin emi…
Zihniyetiniz Sivas katilleriyle aynı…
Bir de demez misiniz; “Terörist yetişmez!
Terörist uzakta değil usta, memleketin göbeğinde…
Bu gerçekler böyle biline…
Acımız büyük öfkemiz burnumuzda…
Ah, halkımız bir uyansa…
Tez zamanda göndereceğiz sizi kör kuyulara!


www.gazetemen.com
 

Hiç yorum yok: