bir şair vardı, öğretmen

21 Mayıs 2019

Ramazanda Amasya

Macit CÜNÜNOĞLU












Amasya'da ramazanı yaşamak en basit deyimiyle hissetmektir
Dinsel açıdan inanlar tarafından bu ay kutsanmıştır.
Bir nevi içsel dünyaya yolculuktur, günah-sevap denklemi üzerine
kafa patlatıldığı süreçtir.
Tutulan oruçlar, kılınan teravih namazları cennete yapılacak
yolculukta tanrısal vize anlamını da taşır.
Hâl böyle olunca iftar vakti caddelerde, sokaklarda el ayak çekilir.
Huşu içinde ezan sesi beklenir.
Tabii bir de kaleden atılacak topun sarsıcı patlaması.
Sahi, çocukken ne çok korkardım top sesinden.
Kulaklarımı kapatır, pencerelerdeki macunları çürümüş
camların sarsıntısının geçmesini beklerdim.
Yine de özlemle hatırlıyorum o yılları.
Hayatımdaki en güzel zenginlikler...
Yoksulluğun aileme karabasan gibi çöktüğü, dokuz yaşımda

babasız kalmanın derin acıları.
Anamız ve kardeşlerim tanrının verdiği nimetlere şükrediyoruz.
Bir de cankurtaranımız vardı.
Bildiğiniz "pişi"...
Kızgın yağda pişirilen hamur bulamacı.
Anne derdim; "içine azıcık peynir de koysana"
Dolu gözlerle bakardı yüzüme.

Evet, geçmişinden kurtulamıyor insan.
Hele de çocukluk yılları.
Bir bir sıralanıyor.
Doğduğum toprakların her bir köşesini özlüyorum.
Yeşlırmak vadisini, hemen hemen hepsinde teravih namazı
kıldığım camilerini...
Bavulla gidilen hamamları...
Güzel memeli kadınları...
Gelin kurnasını...
Ahhh!.. Ne değerli devirlermiş.
Ya şimdi?
Yetmiş yaşın yorgunluğunu yaşıyorum.
Bir el de kadeh, diğerin de sigaram...
Nemli gözlerimle geçmişe el sallıyorum.
Ve çok uzaklardan ezan sesi geliyor...
Namaza davet...
Fakat ben de gidecek ne gönül, ne de arzu var.
Herkesin inancı kendine diyerek dua ediyorum.

Hiç yorum yok: