bir şair vardı, öğretmen

26 Kasım 2017

Amasya'dan bulutlara...

Macit CÜNÜNOĞLU









Johnny Weissmuller
baş rolde, filmin adı: Tarzan.
Şevket Bey sinemasında izliyorum.
Yaşım altı yedi.
Sanki ormanda yaşıyorum.
Filme öylesine kapılmışım ki, bir hafta rüyalarımdan çıkmadı.
Sinema salonu önceleri ceviz ambarıymış...
Rahmetli anacığım da işçi olarak çalışırmış.
Babam orda görüp kapatmış...
Sonra da evlenmiş.
Ne de olsa varlıklı adam!

Ah Amasya, farkında olmadan ne kadar çok içime işlemişsin.
Her bir sokağını, her bir çeşmeni bugünkü gibi hatırlıyorum.
Tabii biraz da haylazdık.
Dağlar oyun alanımız, Yeşilırmak doğal plajımızdı.
Soyunma kabinimiz yoktu ama kara donumuzu kurutacak
söğüt dalları vardı.
Babam çoktan ölmüştü, faytoncu İskender dayımdan
çok korkardım.
Bir de Ahmet amcamın oğlu pastırmacı İsmail emmimden...
Nedense bizleri hiç sevmezdi...
Gördüğü her yerde şiddet uygulardı.
Daha sonraları öğrendim, babamın ölümünden sonra üç beş
alacağını gasp etmiş...
Ölümünde de bizim eve bir teneke pekmez göndermişti!
Vicdan meselesi, herkesin vicdanı kendine.

Mahallem tamamen yıkılsa da Amasya'yı özlüyorum.
Gümüşlü camisini, şadırvanını...
Bahçesinde ıhlamur ağacı...
Çiçekleri yerlere dökülürdür de yüzüne bakmazdık...
İstanbul'da kilosu üç yüz lira!
Ya döngel, innap...
Kâlp dostlarıymış...
Kuşburnu marmelatı...
Ekmek üzerine sürülen en zengin gıda...
Şimdi hepsi hayâl...
Aynen Tarzan filmi gibi...
Sahi Şevket Bey sineması n'oldu?
Yerinde AVM mi, gökdelen mi var?

Yaşlılık işte, toprak mı çekiyor ne?
Neyse ki acelem yok...
Daha öğreneceğim çok şey var...
Yakında bulutlara yolculuğa çıkıyorum...
Yoldaşım martılar...
Dönüşte izlenimlerimi yazarım.
Şimdilik hoşça kalın...
Sizleri çok seviyorum.

 

Hiç yorum yok: