bir şair vardı, öğretmen

02 Eylül 2024

HAZİN OLİMPİYAT


Paralimpik Oyunlar, engelli sporcuların katıldığı çok sporlu etkinliktir.
Orijinalindeki "paralympic" kelimesi; İngilizce, engelli anlamına gelen "paralyzed" ve "olympic" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir.
Yaz ve Kış Paralimpik Oyunları o dönemki Olimpiyatların hemen ardından yapılır.
Tüm Paralimpik Oyunları Uluslararası Paralimpik Komitesi tarafından yönetilir.
Söz konusu oyunlar geçtiğimiz hafta çarşamba günü Paris’te başladı.
Fransızlar bir kez daha uluslararası şölen sundu.
Gösteriler yine stadyumların dışındaydı…
Paris’le bütünleşen sanatsal faaliyetler izleyicileri âdeta büyüledi.
Tabii sporsever biri olarak televizyonumun başındaydım.
Keyifle karışık hüzünlü sahneler yaşadım.
Daha doğrusu gözyaşlarım hiç durmadı.
Onlarca ülkenin resmi geçit yaptığı caddelerde, meydanlarda
eksik uzuvlarıyla gülümseyen gençleri gördükçe elimde değil
çok duygulandım…
Başladım şükretmeye; ve dedim ki, “ey hayat, insanlığı savaşlardan koru,
ve lütfen silah üreticisi ülkelere gün yüzü gösterme.”
Yoksa bu hâl hâl değil, gidişat hiç de iyi değil.
Baksanıza Rusya Ukrayna savaşına, başlayalı üç yıldı,
sona erecek gibi de gözükmüyor.
Toplam kaç kişi öldü, kaç kişi yaralanıp sakat kaldı,
istatistiklere bile girmiyor.
Ayrıca hemen yanı başımızda süren İsrail – Filistin çatışmaları…
Ne zaman ateş kes sağlanacak, doğrusu ya merak ediyorum.
Ama füze saldırılarından da kimse vazgeçmiyor…
Ve insanlık Hollywood filmi izlercesine seyrediyor.
Çok trajik ama kanla tarih yazılıyor.
Çok yakın bir tarihte Kadıköy’de bulunan
Caferağa Kapalı Spor Salonu’nu uğradım.
Baktım engelli (tekerlekli) basketbolcuların maçı var.
Hemen hepsinin bir veya iki bacağı yok.
Fevkalâde gelişkin vücutlarıyla mücadele ediyorlar.
Merakımdan sordum soruşturdum, pek çoğu savaş gazisiymiş.
Ve dünyanın en kalleş silahı mayın kurbanı olmuşlar.
Gel de dayan, gönül rahatlığıyla sportif müsabakayı izle.
Nerde bende o yürek, gözlerim nemli salonu terk ettim.
Dolayısıyla Paralimpik oyunların açılış törenini izledim ama
gerisini getiremedim.
Çünkü kalp çarpıntısın yanı sıra tansiyon problemi yaşadım.
Ve binlerce engelli sporcuyu gördükçe insanlığımdan utandım…
Ve bir soru takıldı aklıma:
“Bu gençler hangi sebepten sakat kalmışlardı?”
Cevabını bilen var mı?
Benim kuşağım Vietnam savaşına başından sonuna şahit oldu.
Bu sürede ABD’li Johnson, Nixon, Vietnamlı Ho Şi Minh’i tanıdık…
Ve Ho amca anılarında savaş yıllarını ve sonuçlarını anlatıyordu:
"Tüfeği olanlar tüfekleri, kılıçları olanlar kılıçları, kılıçları olmayanlar küçük çapa ya da sopalarıyla savaştı. Her mezra ve cadde birer kale, her insan bir savaşçı, her parti hücresi bir kurmay heyeti gibiydi. Zafer, çok büyük bedellerle, 13 milyon şehit, binlerce kayıp, yüzbinlerce yaralı ve sakatla (83 bin sakat, 8 bin felç, 30 bin kör,10 bin sağır) kazanıldı."
Yüzyıllar öncesinden değil; elli, atmış yıl öncesinden söz ediyorum.
Ne hazin tablo değil mi?
Ama insanlık bu trajedileri hiç yaşamamış gibi yepyeni savaşlarla
kaldığı yerden devam ediyor…
Ve ne hazindir ki ülke yöneticilerim de şahin politikalarını iç siyasette
pazarlamaya çalışıyor ve aradığı desteği de maalesef buluyor.
Ve bu desteği de CHP çoğu zaman veriyor.
Öyleyse son söz olarak ne diyelim:
“Engelliler başımızın tacı, ancak beyinsel engelli savaş çığırtkanlarından
tüm ülkeleri koru tanrım, amen!”
Macit CÜNÜNOĞLU
Beğen
Yorum Yap
Kopyala

Hiç yorum yok: