bir şair vardı, öğretmen

15 Mart 2024

AÇLIK

 Dün akşam ilkokul ve ortaokuldan sınıf arkadaşım

Hünkâr Ülkü Doğan ile telefonda konuştuk.
Belirli bir mevzu yok, dereden tepeden hayattan sanattan
söz ettik.
Nihayetinde geldik son çalışmasına.
Tablosunun adını “AÇLIK” koymuş.
Yani çağımızın temel sorunlarından birini tuvaline yansıtmış.
İyi de yapmış, çünkü bambaşka bir çağda yaşıyoruz.
Ayrıca kendi kendine yeten ülke masalı da çok gerilerde kaldı.
Artık market-pazar artığından, çöp konteynerlerinden beslenen
yoksul halk yığınlarımız var.
Her ne kadar iktidar yanlısı medya organları pembe tablolar çizse de hayatın gerçekleri öyle değil.
Ciddi anlamda ekmek mücadelesi veriliyor.
On altı milyon emeklinin büyük bölümü de golü yemiş durumda, ucuz kıyma kuyruklarında ömür tüketiyor.
Üstelik sabahın ayazını yiye yiye.
Sakın yanlış anlaşılmasın, derdim siyaset yapmak değil.
O işi yapan yapıyor.
Benim üzerinde durduğum konu insanlık sorunu.
Ülke milliyet beni ilgilendirmiyor…
Ama iş açlık işsizlik gibi temel meselelere gelince akan sular duruyor, duyarlı yürekler paramparça oluyor.
O nedenledir ki Hünkâr gibi değerli sanatçılarımızın
hassasiyetini daha iyi anlayabiliyorum.
Ve “AÇLIK” gibi temaları işlemelerine saygı duyuyorum.
Ayrıca toplumun kaçta kaçı sokağın hikâyesini merak ediyor?
Hangi televizyon dizisinde ülkenin acı gerçekleri anlatılıyor?
Cevap belli: “Kurtlar vadisi”-“Arka sokaklar” ile geçen ömürler!
Gelelim Amasya’ya, bizim topraklara.
Kâğıt üzerinde 40 bin hane olduğu gözüküyor.
Mübarek Ramazan’ı da yaşıyoruz, bereket ayını.
Ancak kimin tarafından (STK’lar dahil) örgütlendiği önemli değil, yardım kolileri medyada çarşaf çarşaf dolaşıyor.
Çok merak ediyorum, ihtiyaç sahibi kaç aileye ulaşıyor ve
bunların kent nüfusuna oranı ne?
% 10 mu, % 20 mi, veya daha mı fazla?
İşte bu husus önemli, çünkü dilenci durumuna düşürdüğümüz
binlerce insanımız var.
Yalnız Amasya’da değil, ülkenin dört bir tarafında.
Sonra da 55 milyon dolar ödeyerek uzaya yolcu gönderiyoruz,
adına da “astronot” diyoruz…
Ve bu durumla da övünen milyonlarca vatandaşımız
meydanları dolduruyor ve haykırıyor:
“Reis, Türkiye seninle gurur duyuyor!”
Ama halkımızın büyük bölümü aç, yardıma muhtaç.
Yeterli beslenemiyor ve aç sefil yarın endişesi ile yaşıyor.
Yine de lâfı daha fazla uzatmadan hoş geldin Ramazan diyelim, sofranızda bereket olmasa bile gözlerinizdeki ışık, yüreğinizdeki ateş sönmesin.
Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: