bir şair vardı, öğretmen

13 Temmuz 2020

Utanç sınırı!

Torunum Nehir






Sahi “ar damarı” nerde?
Sık sık duyarız: “Ar damarı çatlamış.”
Utanma duygusuyla eşdeğer tutulur.
Demek ki ahlâkla doğrudan ilişkisi var.
Hayvanda yoktur, insan olmanın temel özelliğidir.
Alnımızda taşırız.
Ne güzel, turnusol kâğıdı başımızda.
Sağlamsa mesele yok, ya çatlaksa?
İşte asıl mesele burda başlar.
Hukuk olur guguk, adalet olur hamaset.
Fay hattı gibi, çatladıysa kim tutar seni?
Kiliseler cami, okullar İmam-Hatip olur.
Cumhuriyet şeriata evrilir, demokrasi ise tramvay durağına dönüşür.
Parlamento muhafız alayı, ülke panayır yeri, akıl da gider
bir yerlere takılır.
Ve bu ülkeye de Türkiye denir.
Reisimiz dünya lideri, ekonomimiz ilk yirmidedir.
İşsizimiz çok açımız yoktur.
Tamamımıza yakını elhâmdülillah Müslümandır.
Tek bayrak, tek millet, tek din diye yanar tutuşuruz…
Sandık sonuçlarıyla geleceğimizi belirleriz.
Ve Batı da sürekli bizi kıskanır…
İyi mi?

Evet, bu toplumun maalesef ar damarını çatlattılar.
Kim mi?
Elbette ülkeyi yönetenler.
Yanlarına muhalefeti de aldılar, Ayasofya örneğinde olduğu gibi
inceden inceye utanç sınırını geçtiler.
Hem de dünyanın gözleri önünde.
Fatih dediler, hükümranlık dediler…
Bin beş yüzyıllık mabedi siyasete alet ettiler.
Ancak tarih affetmez.
Gün gelir yeniden güneş doğar bu topraklarda.
Ege’de, Akdeniz’de, Trakya’da…
Ve dahi İstanbul’da.
Aydınlığın, barışın, kardeşliğin, özgürlüğün, eşitliğin ışığı.
Kimse duramaz karşısında.
Haklılar daima galip gelirler.

Farkındayım, zor günlerden, umutsuz devirlerden geçiyoruz.
Yalnız yepyeni bir kuşak geliyor arkamızdan.
Adları “Z”
İçlerinde torunlarım da var.
Cıvıl cıvıllar, kötülük bilmiyorlar.
Taze gonca, meyve fidanları.
Hepsi çiçek açacak, yüzleri güneşe dönüp insanlığa müjdeler saçacak.
İşte o zaman ne ben olacağım, ne çakıl taşları…
Okyanuslarda yüzecekler.
Ve utanç sınırlarını aşıp bugünkü yaptıklarımızdan yüzleri kızararak…
El sallayacaklar sonsuzluğa…
Belki biz de görürüz diye.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: