bir şair vardı, öğretmen

19 Mayıs 2017

Behçet Necatigil'e saygıyla...

Macit CÜNÜNOĞLU









"Bir bahar sabahı" adlı şiirimi halamın oğlu değerli büyüğüm
Erol Çevikçe ile paylaşmıştım...
Sağolsun; minik bir iletiyle övgüsünü göndermiş...
Ancak "hocam Necatigil nerede?" notunu düşerek.
Haklı tabii, Kabataş Lisesi'nin efsanevî hocası saygıdeğer
Behçet Necatigil ıskalanacak edebiyatçı mı?
Onca kitaba imzasını atmış, bir o kadar da çeviri ve yüzlerce şiir.
İlmek ilmek örülmüş satırlar...
Buram buram insan kokan, aşk kokan!
Hatırlarsınız; "Kelebeğin Rüyası" filminde Yılmaz Erdoğan
ne güzel anlatmıştı hocamızı.
Bence bir başyapıt.
Eğer izlemediyseniz ne yapıp ne edip muhakkak görün,
asla pişman olmayacaksınız.
Tam bir dönem filmi, kırklı yılların yaşanmış hazin öyküleri.
Sahi, bir zamanlar "verem" denilen musibet vardı...
Nice can alıp ocak söndürmüştü.
Nam-ı diğer "ince hastalık"...
Ne âlâkası varsa, keman çalanların bu hastalığa yakalanma
riskinin yüksek olduğu rivayet edilirdi.
Sevgili anacığım da yakalanmıştı, elbette yokluktan, sefaletten!
Neyse çabuk kurtulup normal hayatını sürdürmüştü.

Evet, çağımızda Necatigil duyarlılığında hocalar yok artık.
Edebiyatla haşır neşir, hayatını öğrencilerine vakfetmiş.
Üstelik şiir yazıyor.
Hem de en güzellerini.
Şimdilerde hayâl.
Kapitalizm kucağına herkesi oturtmuş, bir güzel öpüyor!
Bazen düşünüyorum da; yirminci yüzyıl daha keyifliymiş...
En azından "Padişah" yoktu...
Veya darbeler dışında "diktatörlük" belâsından uzaktık.
Alışkanlık işte, yine siyasete daldık.
Hâlbuki Necatigil mısraları sığınılacak en güvenli liman...
Yeter ki keşfet!
İşte bir örnek; günümüzün yalnızlığını acıyla ifade eden:


Büyüsün küçülmen,
Bu senin yakının!
Yaklaştın mı sağlığında
Şimdi de uzaksın!

Duyur istersen
İlanlar ne yapsın?
Ana baba kardeş
Yaşarken ne yaptın?

Görseler gazetelerde
Dostlar tedirgin
Bir iki telefon
Yeter üç beş akraba.

Yükler ağır kaldırdınız
Kırık, ezik bir yığın.
Göm, gömülmez
Utancın, uzaklığın.

Behçet NECATİGİL

Hiç yorum yok: