bir şair vardı, öğretmen

27 Temmuz 2012

Utanmaz Siyaset!



“Can kaybından endişeliyiz”…
“Libya gibi Suriye’de istekli olmayacağız"...
Kim söylüyor?
ABD!

İnanır mısınız?
Veya mızrak çuvala sığar mı?
Çünkü taşeronu Türkiye…
Maşa varken el yakmaya değer mi?

Ancak utanma olmayınca…
Ne yazsanız boş!
Daha dün Irak’ta…
Hatırlarsınız, demokrasi gelecekti…
N’oldu?
Arife tarif gerekmez…
Üç’e bölündü de facto…
Kuzey Kürdistan…
Güney iki parça…
Ortası Sünni…
Aşağısı Şii…
Hoş geldin çok parçalı Mezopotamya!

Sırada Suriye…
Boş verin Beşer’i…
Huyu kurusun, babasının oğlu.
Baas’çı, Mısırlı Nasır’ın soyundan…
Laik-Milliyetçi-Diktatör…
Üstelik Müslüman-Nusayri!
Gelir mi bu topraklara demokrasi?

Peki, ABD’nin telaşı?
Muhalefeti örgütleyen, dolarları saçan, Esad’ı gözüne kestiren…
Bunlar yetmezmiş gibi Ortadoğu’nun gelmiş geçmiş yegâne fatihini şamar oğlanı yapan…
Demez mi; “insan hakları demokrasi!”.

Arsız, rezil…
Bir buçuk milyon cana kıydın…
Biz de sevmeyiz Saddam’ı!
Senin derdin barış mı…
Yoksa aşağılık çıkarlarını örgütlemek mi?

Ah bu gerçekleri anlasa halkımız…
Maskesi düşecek “One minute”ın.
Yalnız maskesi mi…
Tüm kirli çamaşırları sergilenecek…
Villalar, gemicikler özel dostluklar!

Keşke mabet yapmakla tarihe geçilseydi…
Ölümsüzleşirdi diktatörler.
Kaç kere gördüm Arap liderlerini…
Fakirin iftar sofrasında!
Bir ellerinde hurma, kıçları altın taharet musluğunda!
Tövbe tövbe…
Mübârek Ramazan-ı şerifte günâha mı giriyorum acaba?
.

Hiç yorum yok: