“Bu evde benim bir pardösüm, iki kat elbisem, bir bavulum, bir radyom, bir buzdolabım var. Bunları Gülfiye'ye bırakıyorum. Benim evimde birikmiş param yoktur. Emri hak vaki olduğu zaman Sıraselviler'deki apartmanımın 1, 3, 9 numaralı dairelerinden kiralar alınıp cenazemin teçhiz ve tekfinine (kefenleme işlemi) sarf edilsin. Cenaze namazım Nuruosmaniye Cami Şerifi'nde kılınsın. Merkezefendi'de kabrim hazırdır. Kabir taşımı Gülfiye yaptırır. Yazılacak şey şudur: Sultanselim Cami Şerifi Başimamı ve Sultanahmet Cami Şerifi İkinci İmamı ve Hatibi Meşhur Bestekâr Hacı Hafız Sadettin Kaynak'ın ruhuna fatiha.”
Bir vasiyetname, üstadın...
Söz konusu apartman da “Varlık Kanunu” nedeniyle dara düşen bir
azınlıktan alınmış olup ölümüne kadar kira alınmamıştır.
Gülfiye de bakıcısı...
İlk karısından bir türlü boşanamadığı için evlenmek nasip olmamış...
Hani derler ya; “her hayat bir roman”...
Sadettin Kaynak’ı tanıdıkça sözün ne kadar doğru olduğuna daha
çok inandım.
Dün konserdeydim, Caddebostan Kültür Merkezi’nde...
Organize eden Feneryolu Gönüllü Evi...
Özgürlük Parkı’nın içinde...
Kırk türlü faaliyet, kurslar, geziler vs...
Ortam cıvıl cıvıl...
Bana bile hocalık teklif ettiler...
Katılımcılara fotoğrafçılık öğretecekmişim...
Düşünelim dedim...
Hâlbuki uzmanlık alanım dinlemek, öğrenmek, anlamak,
sanatla hayatla yoğrulmak...
Ve faydalı birey olma doğrultusunda gayret etmek...
Kasmadan, sıradan, sade, basit...
Şikâyete de asla yer yok, bütün mesele hayata gülümseyebilmek...
Ve mutluluğun sırrını keşfedilmek...
İşte, ben buyum!
Amma reklâm yaptım, neyse...
Şef Osman Aksu yönetiminde konser güzeldi, doyurucuydu...
Her ne kadar güneş rakı burcuna girmediyse de...
Benim gönlüm doğuştan sarhoş!
Bir de Sadettin Kaynak eserlerinden seçkiler...
“Ayrılık yaman kelime Benzetmek azdır ölüme Kim uğrasa bu zulüme Gündüzü olurmuş gece...”
Âdeta damar yaptılar...
Kanunda Sezgin Sezer, utta abim Adnan Cününoğlu...
Vurdukça sazın tellerine...
Kopmak ne kelime, uçtum...
Segâhtan nihavende bir yolculuk başladı...
“Bahar bitti, güz bitti artık bülbül ötmüyor Yâre tel çeke'm dedim tel derdim iletmiyor
Yollar kapandı kardan, turna gelmez diyârdan Haber çıkmadı yârdan, bu ayrılık bitmiyor...”
Bu arada bir anekdot geldi aklıma...
Selahattin Pınar’a sormuşlar:
“Üstadım siz mi, O mu?”
Elan cevap vermiş...
“O kaynak bense pınar!”
Ruhları şad olsun...
Bu topraklardan ne kaynaklar ne pınarlar gelip geçmiş...
Geriye kalan ölümsüz şarkılar...
Öyleyse hüzzamla yarınları selâmlayalım...
Güzel günler umuduyla...
“Çıkar yücelerden haber sorarım Solarken dağların gümüş yaldızı Bilmem neredeyim neyi ararım Uyanır içimde derin bir sızı...”
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder