Dünkü kaldığımız yerden
devam edelim...
Jandarma gözetiminde Urfa’ya varmıştım...
Yolculuk Diyarbakır’a...
Urfa Diyarbakır 182 kilometre...
Gene tehlike, gene asker, gene eskort...
Aman tanrım!
Dokuz saatlik bir yolculuk daha...
Mecburuz, illâki hedefe ulaşacağız...
Ve ulaştık da...
Dostlarım bekliyor...
Yediğimiz, içtiğimiz benim olsun...
Gezdik, gördük...
Diyarbakır’ın eski adı Amed’miş, öğrendik.
Yalnız ne çok Ermeni, Süryani yaşarmış...
Mahallelerini gösterdiler, şaşırdım kaldım.
Tabii Kürtleşmiş...
Ne zaman?
Sorunun cevabı Bavé
Kurdan (Kürtlerin Babası)...
Ne demek o?
Öyleyse yüz yirmi beş yıl öncesine bir yolculuk yapalım...
İktidarda -Necip Fazıl’ın deyimiyle- Ulu Hakan Abdülhamid...
Bugünkünden üç önceki padişah...
Prusyalılarla da pek bir dost...
Belgesi Sultanahmet’teki Alman Çeşmesi!
Osmanlı 93 Harbi’nden yeni çıkmış ve yenik çıkmış...
Almanlar padişaha diyor ki, “arka bahçeni temizle”...
Sultanımız söz dinliyor, ne de olsa cici çocuk!
Başlıyor ordular kurmaya...
Ne tesadüf, bizimkinin kurduğu Özgür Suriye Ordusu gibi...
Adı: Hamidiye Alayları...
Kadro Kürtlerden, Şafi mezhebinden...
Toplam 65 Alay, 37.581 asker...
Başlarında Müşir Zeki Paşa...
Merkez Erzincan, (kulakları çınlasın dostum Tercan)...
Yıl bin sekiz yüz doksan bir.
Güya vatanı Ruslardan koruyacaklar...
Padişah Abdülhamid koyu bir Müslüman...
Ve azınlık düşmanı...
Bilhassa Ermeniler!
Saraydan aldığı icazetle emir veriyor komutan...
“Marş marş, ilk hedefiniz Ermeni köyleri”...
“Sakın ha Süryanileri, Rumları, Alevileride ihmâl etmeyin”...
Saldırıyor Hamidiye Alayları...
Acımasızca, hunharca...
İlk bilanço 200 bin ölü...
Toprak el değiştiriyor...
Ne de olsa ganimet, sevap kere sevap...
Dikkat edersiniz 1915 tehcirine daha yıllar var...
Etnik temizliğin peşrev bölümündeyiz...
Kürt aşiretlerinden oluşan Hamidiye Alayları sarayı selâmlıyor...
“Çok yaşa Bavé Kurdan”...
Evet, tarihi sahneler Osmanlı torunlarına saygı ile hatırlatılır...
Bir de Dersim’i kaşıyan fazilet bezirgânlarına...
Madem barış sürecindeyiz...
Ya herro ya merro...
Tüm gerçekler sıralanıp sergilensin...
Ne dersin Selo?
Var mısın Davut?
Hamidiye Alayları’nı tartışmaya?
Macit CÜNÜNOĞLU
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder