Sayılı günler çabuk geçer derler.
Bugün de bayramın son günündeyiz.
Fena geçmedi, sen ben bizim oğlan derken
Pazartesi günü yeni bir haftaya başlayacağız.
Ve hoş geldin Temmuz ayı.
Tam ortasında da İstanbul’u terk ediyorum.
Temelli değil canım, sevgili kızım Yalova’da bir
yazlık tutmuş.
1 Eylül’e kadar cümbür cemaat oradayız.
Yorgun ruhuma iyi geleceğini düşünüyorum.
İki evlat, dört torun muhabbeti, daha ne isterim.
Zaten yaşım gereği tek arzum sevgi denizine dalış yapmak.
Hem de balıklama.
Dolayısıyla bu tür ara gazının yenilenmenin, tazelenmenin
aracı olacağına inanıyorum.
Bedensel olmasa da beyinsel devrimler fena olmaz.
Bakarsınız aşka gelip şiir bile yazarım.
Gitarımı da götüreceğim, bir iki romantik şarkı eşliğinde
kelimelere dans ettirmeyi becerebilirsem ürettiklerimi
sizlerle paylaşırım.
Alkış, övgü için değil, samimi duyguların dışa vurumu
olarak kabul edersiniz.
Tabii lütfederseniz.
Yoksa ne şairim ne de yazar…
Sadece gönlümden geçenleri katma değersiz, en yalın hâliyle
ummana döküyorum.
Dertlerimin, sevinçlerimin ortağı çıkınca da mutlu oluyorum.
Neyse, gelelim “n’olacak memleketin bu hâli” muhabbetine.
Ülkenin gidişatı kötü, vaziyet içler acısı.
Tanrı yoksul halkın yardımcısı olsun diyeceğim ama
O da o kadar meşgul ki böyle bir türü yarattığına bin pişman.
Geçenlerde huzurundaydım; epeyce sohbet ettik.
Diyor ki Adem dahil insan soyuna önce akıl verdim.
Ama nafile!
Fakat şimdi anlıyorum ki doğru yapmamışım.
Özellikle 250 yıldır zıvanadan çıktılar.
Endüstri devrimi dediler, eyvallah.
Peşine de kapitalizm adını verdikleri bir düzen kurdular.
O ne?
Anında sınıflara ayrılıp kast sistemini kurdular.
Zengin servetine servet kattı, dar gelirlinin yoksulluğu
daha da fazlalaştı.
Ya devlet?
Merak etme, o işi de baştan örgütlediler.
18. Yüzyılda bir devrim yapıp modern otorite adı altında
yeni bir yapı icat ettiler.
Güya “3 Y” imiş, yasama yürütme yargı bağımsızmış.
Anlayacağınız dostlar alışverişte görsün ayağı!
Tarafı baştan belli olan mekanizmalar.
Neticede Dünya adlı gezegenin çivisi çıktı.
Bir de özene bezene yarattığım Ozon tabakasını delmezler mi?
Aptallar, oksijensiz kalacaklar haberleri yok!
Lâf aramızda ben de bıktım bu mahlûklardan.
Karınca bile olamadılar…
Sevgiyi, aşkı, duyguyu kalplerinden tümden atıp…
Güzeller güzeli ceylanı yok ettiler, leylekleri dahi öldürdüler.
Öyleyse karar verme zamanı…
Orhan babaya bir şarkı daha sipariş etmeliyim…
“Batsın bu dünya” mesajını tam algılayamadım…
Yenisinde ise;
“Ey insanoğlu, madem insan olmayı beceremedin…
Gezegenimin de kıymetini bilemedin, önce sen yok ol” diyeceğim.
Amen!
Macit CÜNÜNOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder