“Liberalizm”...
Kapitalist sistemin beslendiği ideolojik kaynak...
Kökleri Antik Çağ...
Sözcük anlamı: Özgürlükleri koruyup geliştirmek...
Tabii sermayenin...
Gerisi de hikâye...
İllâki rekabet olacak, yani “Serbest Piyasa
Ekonomisi”...
Kıran kırana; altta kalanın canı çıksın...
Ya “devlet”...
Tek bir hedefi var...
Kapitalizme hizmet edecek...
Yoksa, hımmm...
Kim karşısına çıkarsa ezip geçecek!
Tüm bunları Mehmet Altan’dan öğrendik...
Önce Özal’ın, sonra Erdoğan’ın destekçisi...
II. Cumhuriyet’in mucidi ve yılmaz
savunucusu...
Al sana Cumhuriyet, adını da sen koy!
İnsandır, şaşar beşer...
Ancak bu derece..
Hele yaptıklarını, fetvalarını izledikçe...
Bir ülkeye bu kadar da kötülük yapılmaz ki...
Şimdi konuşuyor...
İktidarı, Erdoğan’ı yerden yere vuruyor...
Ben inanmıyorum...
Ya siz?
Elbette, insan değişen gelişen varlıktır...
Ancak bir yere kadar...
Herkesin düşünce dünyasının bağlı olduğu değerler silsilesi vardır...
Hem de palamarla...
Açılırsın, macera peşinde koşarsın...
Sonra dönüp dolaşıp ait olduğun iskeleye sığınırsın.
Burda önemli olan ilke...
Ve rezil rüsva olmamak...
Yani bayrak değiştirmemek...
Marksizmden yola çıkıp liberalizmin borusunu öttürmemek.
Yoksa kim ne kadar dönerse dönsün...
Bizi ilgilendirmez...
Yalnız halkına yalan söylemek yok mu...
Tayyip’in uçağına binip saltanat yaşamak...
Asla ve tasla bağışlanamaz...
Haydi Mehmet Altan, başka kapıya...
Meşgulüz...
İşimiz; eski meski ama M. Kemal’den
kalan Cumhuriyet’i kurtarmak...
Kimden mi?
Kimden olacak canımmm...
Daha düne kadar kıçını yaladığın reisten...
Memleket idare etmeyi taka kullanmak zanneden dinci bezirgândan...
Şimdilik bu kadar!
Macit CÜNÜNOĞLU.
KARA-BİGA
Uzanan eski iskele, Karabiga kasabasında
Kara, karadan da kara alın yazılılar
Sırtında kömür dolu küfeler,
Solgun yüzler
Gider gelir yırtık pantolonlu çıplak ayaklar
Motor bile yorgun taşıdığı yükten
Dalgalara direnmez sallanır da sallanır
Ama o!
Bu gün işe çıktığından üstelik mutlu…
Bir yirmi beşlik bile verecek Ahmedine
Dilediğini alsın oğlan, simit, şeker ya da iğde
Kara kara titrer yürekte, Ahmedi akıllı oğlan;
“Onu bir yol okutsam, eminim Ali gibi aha şöyle bir muallim”
Ahmedi taşıyamaz küfeyi, Ahmedi akıllı oğlan
“Bizim karı yaman seneye doğurur gene, kız olsa bari sonraki”
Karısı gelir önüne, örgü örgü saçları
Kaçırdığı gün, dün gibi
İki çocuk toprağa verdi hâlbuki.
Perihan Abla öldü...
Karabigalı...
Kocası Erol Çevikçe...
Halamın oğlu, her daim gurur duyduğum.
İlk yazısında yukarıdaki şiir vardı...
“Bigazete”de yer aldı...
Hayatın içinden süzülerek gelen satırlar...
Bir an, bir tarih...
Belki de yürek...
Sustu artık...
Biga’da başlayan nefes...
Son adres; Amasya...
Halamın yanı...
Erol Ağabeyimin anası...
Eminim Hoca Kazım...
Ki -eniştem-...
Kadından iyi anlar...
Dilerim her ikisine de sonsuzluğa kadar (Hurilere kapılmadan) sevgiyle bakar...
Üçünün de huzuru bol olsun...
Nurlar içinde yatsınlar.