Bülent Ersoy’un avukatı Fevzi Siverek; “Müvekkilim mirasıyla cami yaptırmak, Kuran kurslarına bağış yapmak ve yatılı Kuran kursları yaptırmak istiyor. Bunları yapacak kadar birikimi ve gayrimenkulü var” demiş... Ve ilâve etmiş, “Mehmetçik Vakfı’nı düşünmüyor, çünkü darbelerden çok çekti, askeriyeye kızgın.” Helâl olsun kadına, siyasetçilerin yapamadığını yapıp cezayı kesmiş militerlere... İşte gerçek sanatçı, üstelik devrimci! Yalnız camiyi anladım da, Kur’an kursunu anlayamadım... Nerden icap etti? Yoksa yaşlar ilerleyip tanrıyla buluşma vakti mi geldi? Olur olur, bizim ülkemizde yarım yüzyılı devirdi mi başlarsın ölüm korkusu yaşamaya... Ve hiçbir zaman kaçılamayacak borcun peşine düşersin... Yani “ölüm borcu”nun! Eh, Kur’an kursu yaptırmakta iyi reçete... Güllerle döşenir cennet ayaklarının altına... Yaşasın, madem pasaportu da kaptın... Artık Huri olarak mı gidersin, yoksa Nuri mi? İşte bütün mesele!
Ah Bülent Abla... Aldığın kararlarla bütün umutlarımızı yıktın... Hâlbuki biz senden Dede Efendi veya Itrî’nin adlarını taşıyan sanat okulları beklerdik... Musikimizin akademik doruklarının öğretileceği... Sen kalktın, Sultanımıza şirinlik uğruna Kur’an kurslarını tercih ettin... Elbette tasarruflarına karışmak haddimiz değil ama... Yine de içimize sindiremedik... Bilesin istedim.
Hâlbuki bendeniz neler hayâl etmiştim... Bülent Ersoy hanımefendimiz kalkar bir Cem Evi yapar... İçinde saz da, söz de, meşk de var... Bir de Nesimi’nin divanı...
“Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime ar-ı namus şişesini taşa çaldım kime ne?
Sofular haram demişler aşkımın şarabına ben doldurur ben içerim günah benim kime ne?
Kâh giderim medreseye ders okurum hak için kâh giderim meyhaneye dem çekerim aşk için.
Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi kâh inerim yeryüzüne seyreyler âlem beni
Nesimi'ye sorsalar ki yârin ile hoş musun, hoş olayım, olmayayım o yar benim kime ne?”
Hatta nedamet getirip Yavuz da bizlere katılır... Hep birlikte çalar söyler, yükselirdik semaya. Olmadı işte, güvendiğimiz dağlara kar yağdı... Zaten hangi sanatçının kuyruğuna yapışsak elimizde kalıyor... “Susuz Yaz”ın kahramanı ve akillerden Koçyiğit... Ricky Martin’in kıçına elleme şerefine erişen Avşar kızı... Sezen derseniz; kâh orda kâh burda... Bingöl malûm, hidayete erdi... Ve onlarcası... İktidar ballı kuyu, düştün mü içine... Aydınlığı fark edemezsin ama... Ah, o para, o servet düşkünlüğü yok mu? Unutursunuz insanlığı, sanatçılığı... Bokun içinde yaşayan güle dönersiniz!
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder